26 Mart 2009 Perşembe

DİNA *

Ecnebi isminden bahsedersin, dedi annem.

Söyleyemiyorum, dedi bamam.

Söyleyemiyorsan, ecnebi adı mı demen gerekiyor.

Hayır değil, dedi babam, ecnebiler sahiplenmiş bizim olanı. Kutsal bir isim bir de.

Nereden kutsal isim oluyormuş?

Sen yoktun anne, babam geçen günlerde anlattı, dedim anneme.

Ayşegül tutturuyor:

Hadi bir daha anlat. Anlat, diyor. Çok hoş oluyor.

-----------------------------------------------------------------------

Dina, Yakup peygamberin dillere destan güzel kızı, diye başlıyor babam. Hani güzelliği dillere destan Yusuf peygamberin kızkardeşi.
Yakup, babasının çocukluğunun ve gençliğinin geçtiği topraklara doğru yürümeye karar verdi.

Neresi bu topraklar? dedi annem sabırsızca.

Bak, sen de heyecanlanıyorsun.

Harran olmasın bu topraklar.

Evet. Hakkın var. Yakup, Harran`a doğru ilerledi. Gecelerini çölde geçirdi. Yönü: Şarkoğullarının ülkesine idi. Dayısı Laban`a ulaşmaktı emeli.
Çölde, çok ilerilerde birileri var.

Uzaktan gelenler yaklaştı.

Dayının kızları, dediler Yakup’a gelenler için.

Dayısının iki kızı vardı. Li ve Rehel.

Kızlar, dayılarının oğlunu evlerine götürdüler. İlk gençlik yıllarında ziyaretine geldiği dayısının yanında 20 yılını geçirdi. Dayısının kızlarıyla evlendi. Li, güzeller güzeli Dina`yı doğurdu.

Zengin olarak Kenan iline doğru yola çıktı. Çöl sıcak. Kuzuların ve çocukların yürüyüşü ağır.

Yakup, Kenan diyarına çadır kurduğu toprağı 100 parça gümüşe satın aldı. Daha yerleşir yerleşmez, Yakup Peygamberin dillere destan güzel kızı, memleketin kızlarını merak eder ve görmeğe çıkar.

Kralın oğlu Dina`nın güzelliğine hayran kalır. Kızı kaçırır ve alıkoyar. Babasına yalvarır. "bu güzel kızı almalıyım" der.

Kıral, Yakup peygambere; "seninle akraba olmanın zamanı," der.

Dina`nın kardeşleri itiraz eder. "Biz sünnetsizlere kız vermeyiz ve onlardan kadın almayız."

Kıral, oğlunu sünnet ettirir.

Yeterli değil, derler Yakup`un oğulları. Sen de sünnet olmalısın, derler kırala.

Kıral çaresiz. Kendisi de sünnet olur.

Yine yeterli değil derler Yakup`un oğulları, ahali de sünnet olmalı.

Ahali de sünnet olur.

Ahali acı çeker. Kızın kardeşleri (Yakup peygamberin iki oğlu) durumdan memnun. Acı çeken Kıralı, oğlunu ve ahaliyi kılıçtan geçirirler.

Beni, sıkıntıya soktunuz, der Yakup oğullarına. Böyle yapmanız mı gerekirdi?

Kimsenin kızkardeşimizi aşağılamasına, alıkoymasına razı olamayız, der oğulları.

İşte, Dina`nın öcü alınmıştır.

-------------------------------------------------------------------------

Annem itiraz ediyor. Ama bu katliamdır, diyor.

Babam sessiz. Müeyyide ağır olsun ki, geridekilere ibret… yeryüzü sütliman olması içindir....

-----------------------------------------------------------------------------

Annemin aklı hala gelinliğinde.
Aslında, bana başkasının gelini gibi geliyor, diyor annem.

Neden, diyor babam.

Bilmem ki, diyor, başını yana eğiyor.

Annem ağlamaklı.

Sanki bana yabancı biriymiş gibi, diyor. Neden başka kelime daha söyleyemiyor.Bana herkes gibi davranıyor.

Farklı mı davranması gerekir? diyor babam.

Tabi. Benimle yalnızca kucaklaşıyor. Beni anne bilmedi.

Annem yine ağlamaklı.

Seni anne bilmedi mi? diyor babam.

Evet bilmedi. Bilmesin.

Ben de senin gibi düşünüyorum.

Oğlum istediği için onu sevdim ve kızım bildim.

Annem ağlıyor.

Ağlama Monika! diyor babam.

Annem Didem diyor, oğlum diyor. Ne vardı sanki Moskova`larda?

Ağlaması bitiyor sonra. Sonra sorumu dikkate alıyor: İsmail senden 3 yaş büyük diyor.

-------------------------------------------------------------------------------

Dina demiş ki: ` Allah`ın sopası yok hala.

Niçin demiş, diyor babam.

Demiş işte, diyor.

Hayır, diye itiraz ediyor babam.

Halası, annesini aşağılayınca, dayanamamış Dina. Halası, Dina`nın annesini aşağılar mahiyette, sözler sarfetmiş.

Ne demiş ki? Diyorum.

Demiş ki; `köyden getirdik, adam ettik.` Hayır böyle değildi. Tam şöyle idi: `Köy` yerine `dağ`vardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder